anatasarım
Türk Rock müzik tarihinin "kardeş" grubu 3 Hürel Onur (1948). Haldun (1949) ve Feridun Hürel(1951) kardeşler tarafından 1970 yılında kurulan Anadolu Rock topluluğudur. Üç Hürel Trabzonlu bir müzik grubudur. Aslında söz konusu bu tarih, grubun Üç Hürel ismi altında ilk olarak bir araya gelme tarihi olmakla beraber, bu üç kardeşin müziğe beraberce ciddi anlamda başlamaları, 1966 civarlarına dayanıyor. çocukluk yıllarını Trabzon'da geçirdikten sonra babalarının işi gereği İstanbul'a göç etmeleri ve Fatih ilçesine taşınmalarından sonra, ortaokul lise sıralarında müzikle tanışırlar ve bit pazarlarından buldukları müzik dergileri, radyo yayınları ve o dönemler popüler olan müzik dolaplarının bulunduğu salonlar sayesinde gitgide tutku halini alan müzik, Hürel kardeşlerin yaşamlarından bir parça oluverir. 60'lı yılların Türk popüler müzik piyasasında yeni kurulmuş olup da bir yerlere gelmiş genç müzik gruplarına şöyle bir göz attığımızda, bu gruplardan bazılarının elemanlarının maddi durumu iyi ailelerden gelmelerinden dolayı gerek enstrüman alma, gerekse diğer imkanların sağlanması konusunda zorluk çekmediklerini ve bu avantajlarını iyi değerlendirdiklerini görürüz. Fakat pek varlıklı olmayan bir aileden gelen Hürel kardeşlerin müzik yapmaya karar verdikleri ilk dönemler bu konuda yaşadıkları sıkıntılar grubun müzik tutkusu önünde ciddi bir engel oluşturmuştu. Dönemin yabancı müzik parçalarını son derece kısıtlı bir şekilde takip edebilme olanağına sahip bu üç gencin içindeki müzik tutkusunu gören baba Murat Hürel'in birgün eve sınıf geçme hediyesi olarak getirmiş olduğu gitar, kısa bir süre sonra da grubun gelecekte davulcusu olacak olan Haldun Hürel'in ilk vurmalı çalgı olarak edindiği bezden trampet, 1966 senesinde Hürel kardeşlerin aralarına bir kişi daha alarak ilk grupları olan İstanbul Dörtlüsü'nü kurmalarıyla sonuçlanır. İlk isimleri Yankılar’dır. Ancak Yankılar isiminin daha once başka bir grup tarafından kullanıldığını öğrenince isimlerini İstanbul Dörtlüsü olarak değiştirirler. Daha sonra sırayla Trio İstanbul, Oğuzlar, Alizeler, ve Biraderler isimlerini kullanırlar. Müzikle tanışmaları babalarının sınıf geçme hediyesi olarak eve getirdiği akordiyon sayesinde olur. İlk kez 27 Kasım 1965’de Fatih’de Kamer Düğün Salonu’nda sahne alırlar. Çaldıkları ilk şarkı The Young Ones’dır.1966 yılında bir arkadaşları ile birlikte İstanbul Dörtlüsü’nü kurarlar.
Hürellerin bu dönemlerdeki en önemli girişimlerinden birisinin 1967 başlarında kurdukları Oğuzlar isimli 5 kişilik bir grupla aynı sene Hürriyet'in düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasına katılmaları olduğu kesinlikle söylenebilir. 1960'ların ikinci yarısında gerek birçok genç ve yetenekli müzisyenin kariyer sahibi olmasında, gerekse sentez müzik kavramının gelişmesinde ülkemiz müzik piyasasında tartışmasız çok önemli bir yeri olan bu yarışmaya katılmak isteyen grupların sağlaması gereken ön koşul, yarışmaya tamamen kendilerine ait Türkçe sözlü bir çalışma ile iştirak etmeleri gerekliliğiydi. Dönemin türkülerini, popüler batı müziği ile sentezleyip icra eden müzisyenlerin jüri üyelerinden diğerlerine göre şüphesiz daha çok artı puan aldıkları bu müsabakaya Zeki Müren'in "Benim olsan sana verirdim ben canımı" adlı parçayı Twist formunda yorumlayarak katılmış olan Oğuzlar'ın, dereceye girememiş olsalar bile, seçtikleri parçadan anlaşıldığı üzere henüz daha o amatör dönemlerde bile sentez ve yaratıcılık meselesinin üzerinde çalıştıkları anlaşılıyor.Bu grupla çeşitli düğün salonlarında amatörce konserler verip müzisyenliklerini ilerletirler
1967 yılı sonlarında sonbaharında uzun sure kullanacakları Biraderler isimini alırlar. Bu isimle daha ciddi mekanlarda konserler vermeye başlarlar. Hürel kardeşlerin bu grupla müzik piyasasına kendilerini her geçen gün daha fazla kabul ettirmeye başladığı hem Fitaş Sineması, İstanbul Teknik Üniversitesi salonu gibi daha çok kapasiteli ve ciddi mekanlarda konser vermeye baslarlar Ancak isimlerinin duyulmasını sağlayan asıl önemli şey zamanın popüler müzik dergisi olan 1968 senesinin Şubat ayında dönemin Underground müziği destekleyen en önemli müzik dergilerinden birisi olan hatta belki de en önemlisi olan Diskotek'te 9Diskotek’e verdikleri röportajdır. Bu röportaj konserlerinde sadece kendi bestelerini çalan, sahneye hippi kostümleri çıkan grubun tanınmasında önemli bir rol oynarBu olayların gerçekleştiği sıralarda yaptıkları müziğin felsefe ve yaşam tarzını hayata geçirmeye başlamış olan Feridun Hürel, saçlarını ve sakallarını (çıktığı kadar) bir lise öğrencisine göre biraz fazla abartı uzatarak okula gidip gelmesinden ve yaptığı diğer taşkınlıklardan ötürü okulda hocalarından "yeyeci" (yeyeci- dönemin beat müziği fanatiklerine Türkiye'de büyük bir ihtimalle Beatles'ın She Loves You Yeah Yeah Yeah parçasından esinlenerek [Bkz. Bir Erkin Koray Kitabı; Gökhan Aya-Münir Tireli, Ada Müzik Yayınları] takılmış olan isim) lakabı almakla kalmaz, liseyi bitirmesine birkaç ay kala okuduğu Vefa Lisesi'nden atılır ve Pertevniyal lisesine geçerek lise tahsilini orada tamamlar9.. Lise tahsilini Pertevniyal Lisesi’nde tamamlar. Diskotek dergisinin Mayıs ayında düzenlediği yarışmada ikinci olurlar. 1968’de artık tüm kardeşler lise tahsillerini tamamlamıştır.